6 Mart 2009 Cuma

Ben bir sivilce olsam

Bence sivilceler güçlerinin farkında değiller. Yapabildikleri en büyük şeyin, büyümek ve barınabildikleri kadar o ciltte yaşamak olduğunu falan zannediyorlar. Ben bir surat sivilcesi olsam, önce efendice yanağa konumlanır, yaşam mücadelesine girişirim. Ne zaman ki ev sahibim beni suratından uzaklaştırmaya çalışır, işte o zaman savaş başlar. Bugün bir sivilce, kendisini çoluğuyla çocuğuyla kış günü sokağa atmaya çalışan adamı, en fazla iz bırakmakla tehdit edebiliyor. İz bırakmak nedir ki. Maddi izi herkes bırakıyor. Çamur bile. Mühim olan manevi iz bırakabilmek. Sen sivilcesin, gücünün farkına var yahu. Evet ben bir sivilce olsam, benimle yaşamayı kabullenmeyen adamın önce suratından gider gibi yapıp ufalırım, adamın tam ''oh kurtuldum lan'' dediği günlerde de önemli bir buluşmasını bekler; ya burnunun tam ucunda, ya iki kaşının ortasında, ya da burunla yanağın arasındaki çukurda canlanır, büyüyebildiğim kadar büyürüm. Bunun için gerekirse kanla bile işbirliği yaparım. Özellikle, yıllarca hayranı olduğu kadınla buluşacağı gün yaparım bunu. Tam da, insanların işten çıkarıldığı kriz döneminde 3 adam maaşı alabileceği cillop işin, mülakatını beklerim. Kendine güvenini elinden alır, yalnızlığa iterim. Klavyesine dökülmüş ekmek kırıntılarını kemirip, yalnızlığını unutmak için ve keyif aldığı tek şey olan porno arşivine gömüleceği güne kadar da gitmem. İşte o gün, basit bir yanılsamayla, onu terk etmeyen tek şeyin ben olduğumu farkedecektir. İşte o gün, biz bu kaybedenle dost olacağız. Zaten sağlam dostluklar da, büyük kavgaların ardından kurulmuyor mu yau?

0 yorum:

  © Blogger template 'Mantis' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP