6 Kasım 2008 Perşembe

komplo tufanına yakalanmak



içim dışım komplo oldu. Caddeye uzak olan evimden uzanan kulaklarım arabaların kornalarını KGOMPLO! diye duyar oldu. sinekler de öyle vızıldıyor, kabloların uçları komplolarla karşıyordu. geçen gün kobralarla ilgili bi belgeseli sunan adam bile 'komplo ay kobra' dedi gibi gibi oldu. hala kış da gelmedi ya kesin bu işin içinde bir komplo var demek ister oldum. o komplo esrarına bayıldım. sonra baygın düştüm. yataklak oldum. e tabi doğal. insan bir komplo olduğuna inanır ve hakkını savunamazsa hasta olur, verem olur, felç geçirir. bi de 76 yaşındaysa kesin ölür. ölmemişse bil ki komplo momplo yoktur.

1 Kasım 2008 Cumartesi

Beni herkes sevdi bir sen sevmedin – Doğulu Bros


İbre 130u  gösterirken ozan gözünü yolda ayırmıyordu. 130 o araba için henüz başlangıçtı fakat ozan dikkatli bir çocuktu ve muhabbet koyu olduğundan, hız yapmak istemiyordu. Ya kenan dedim, isyan bu haykırış, kandırdım, aşk oyunu, kurşun adres sormaz ki falan ne güzel şarkılardı; hani sımsıkı sıkı sıkıya bile katlanabildik o kadar güzel şarkılardı saydıklarım, fakat sonra ne olduysa cıvıttın sen ya dedim. Ya ariscim dedi, ben o sıralar böyle tıknaz, uzun saçlı bir yiğittim ya dedi, popstar mopstardım ama abazalıktan yastıkla uyuyordum vallahi billahi dedi. Sonra tuğçe geldi, ben güzelden anlarım diye şarkı yapıp benimle çıkarsan sana veririm deyince de hemen kabul etmek zorunda kaldım vallahi çok fenaydım ya anla beni lütfen dedi. Ozan ki sksen yoldan gözlerini ayırmaz, pis pis sırıttı bize doğru. Hep bu ozan puşdu götürüyordu abi manitaları ya dedi ve ilk gözyaşı damlası da yolda yılan gibi süzülen porşun deri koltuğuna damlamış oldu. Kenanım dedim, anlıyorum seni boşver üzülme dedim, tuğçe nasıldı bari yatakta, ağlattı mı bari seni dedim. Böyle sanki az önce gözyaşlarına boğulan hüzünlü çocuk o değilmiş gibi, abi çıkarmadan üç diyeyim sen anla ya dedi. Oha lan msni var mı dedim. Kenan beni çok sever, var lan tabi, benim manitam senin manitan dedi, tam telefondan msne girip tuğçenin mailini verecekti ki bu yamuk paparazziler bizi sıkıştırdı, güzelim porşla ağacın birine daldık. Hastane mastane yalan oldu tabi msn. Tuğçe de zaten yunanistana kaçtı. Paparazzilere gıcığım. 

Holy Bubble - Fokus


Ev halısının üzerindeki çizgileri yol olarak düşünüp, oyuncak arabalarımı parkederken de, halının üzerindeki geniş yuvarlaklara iskambilden çok katlı evler yaparken de hep aynı hissiyata sahiptim. Dikkat. Odaklanmak her şeyden önemliydi ve sevgili okur; dikkatten kahkaha veya ağlamaya vaktim kalmazdı. Ta ki mutfağa giden bir annenin rüzgarıyla çok katlı evlerim yıkılana, küçük ayak darbesiyle park halindeki araçlarım dağılana dek. Ben hiç kahkaha atamadım okur.

Ayofdıtaygır - Metal kaplar pariteyi belirler


Sirkeci, mahmutpaşa, eminönü çevresindeki atölyemsi işletmelerde işlerin yolunda gidip gitmediğini öğrenmek için gizli bir formülüm vardır. Öğle yemeği saati biter bitmez giyerim sivil kıyafetlerimi, elimde de içinde değersiz çaputlar olan bir poşet, dalarım önüme gelen ilk handan içeri. Selamın aleyküm beyler, bir adres soracaktım da... Şayet girdiğim dükkanda, boş bir taburenin üzerinde veya kapının önünde; bulgurları bitirilmemiş bir adana veya kurumuş yoğurt-sosla sıvalı metal kebapçı tabaklarının, evvelsi günün gazete kağıtlarıyla kamufle edilmeye çalışıldığını görürsem; derim ki bu dükkanda işler tıkırında. Bu dükkanda tost veya evden getirilen önceki akşam yediğin yemekler değil, kebap yeniyor. Bu dükkanda insanlar kibritten kürdan yapmıyor, kürdana para veriyor. Gazete kağıtlarının yaşadığı dram bana o dükkanın mali tablosunu fısıldar. Ben her ayın tam ortasında bu tefftişlerimi gerçekleştirir, kim para kazanıyor kim kazanırmış gibi yapıyor gözlemlerim. Buna göz derler ve piyasa benden sorulur ağalar.

  © Blogger template 'Mantis' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP