27 Ocak 2009 Salı

eski sehir


ne yalan söyliyim aslında bu görüntü benim bir parçamı oluşturuyor ve seviyorum. bu gelişine yerleştirilmiş, birbiri üstüne binmiş, içiçe geçmiş binalar ve terkedilmiş bahçeler olmasa ben nasıl bir insan haline gelirdim merak ediyorum şimdi. çocukken oynadığım sokaklar pasta dilimi gibi özenle parçalara bölünmüş olsa, evlerin hep ön balkonlarında değilde arka balkonlarında da çaylar içilip, kurabiyeler yenseydi, minik ben odamdan dışarıyı izlediğimde ne düşünürdüm acaba... peki manzara böyleyken aklımızdan ne geçiyordu ben ve benim gibi bir dolu çocuğun.. bilemeyrum.. ama bence melankoli ya da hayatın adil olmayan tarafı dokunmuş olmalı bana, ta o erken zamanlarda. hiç iyi mi olmuş kötü mü olmuş bu düşünemiycem ama abuk sabuk insanların parmak izleri geziniyor şimdi o karşıdaki damda. ayı ayı tutup çekiştirmiş çakmışlar betonu toprağa. hayvaaanlaaaarrrrrr utanmazlaaaaaarrrr
ama yani bi albenisi de var hani. bu çarpıcı düzensizlik, çekici bir bilinmezliğe o da esrarengiz bir kent yaşamına dönüşüyor. her yerde bir süprizle karşılaşma ihtimali bizim hayatlarımızı şekillendiriyor, çıkmaz sokaklar yollarımızı kesiyor. ve düz yürümüyoruz. hep radikaliz aslında.

0 yorum:

  © Blogger template 'Mantis' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP