14 Ekim 2008 Salı

Holy Bubble - Cenkciğim


Başkalarının sorunları için ağlayan insanları hiç anlayamadım. Bir köy yandı, bir genç intihar etti veya göçmenlerin teknesi Ege’de battı diye perişan olan insanlar… ‘İnsanlık, duyarlı olmak, hissetmek’ bu gibi durumlarda üzülebilmekse; üzgünüm, ben insan değilim. En son başkasına üzüldüğümde henüz 10 yaşıma varmamıştım, Cenk Koray’ın oğlu bir gece sevgili Cenk Koray ile tartışmış, sinir anında da odanın kapısının penceresine kafa atmıştı. Cam kırılmış ve çocuk, şah damarı parçalanıp, kan kaybından ölmüştü. Bu beni derinden sarsmıştı. Fakat bunun Cenk Koray’a veya oğluna üzülmemle alakası yoktu. Haberi okuduğumda, gözümde canlanan camlı kapı, evimin koridorundaki kapıyla aynıydı. O kapıya da, Cenk Koray’ın suratına da uzun süre bakamadım. Cenk Koray da zaten buna fazla dayanamayıp televizyon hayatını sonlandırdı. Bense kapıyı söküp, bodruma kilitledim. O gün bugündür suratına bakamadığım her şeyi ve herkesi bodruma kilitler kurtulurum.

4 yorum:

Adsız 28 Ekim 2008 18:46  

o olayı ben de hatırlıyorum, beni de fazlasıyla sarsmıştı. ancak yanılmıyorsam Cenk Koray'ın oğlunun ölüm sebebi bileklerinin parçalanması değil, kafa attığı camın boynundaki şah samarını kesmesiydi.

hatta bu durum bende öyle bi korku bıraktı ki, o gün bugündür boynuma dokundurtmam kimseyi.

Adsız 31 Ekim 2008 03:14  

şah damarıydı o diye bilmişlik taslamak istedi deli gönlüm ama geç kalmışım.

Adsız 31 Ekim 2008 03:27  

haklısınız.
hafızam bana küçük bir oyun oynamış.
minik değişiklik yaptım yazıda.
beni bu vahim hatadan kurtardığınız için sizlere birer eti puf armağan etmek isterdim.
ama param yok.
ehm.

Adsız 4 Kasım 2008 17:42  

ben de eti pufun üstündeki süslerini ve püsküütünü yer, içindeki beyaz yumuşak yeri bırakırdım. o sebeple ben probis isterim.

  © Blogger template 'Mantis' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP